Sayfalar

KIZLARIM BÜYÜYOR

Lilypie Waiting to Adopt tickers Lilypie Waiting to Adopt tickers

HOŞGELDİNİZ.......

Blogumuzu ziyaret ederek bizi yalnız bırakmadığınız için kocaman teşekkürler, tekrar misafirimiz olmanız dileğiyle;

30 Ocak 2009 Cuma

Hastalıklarla Uğraşıyoruzzzzz.....

Uzun süredir blogumu güncelleyemiyorum Aslında yazacak o kadar çok şey yaşadık ki. Ama yazmama kararı almıştım. Sağolsun canım arkadaşım Ayşe unutulmaması gereken anlar olduğu konusunda beni ikna etti.

*******

Neden yazmak istemediğime gelince tam 1 aydır kızım hasta. Ben de onları buraya aktarmak istemiyorum Çünkü kızım ilerde blogunu okuduğu zaman aman canım çocukluğumda hep hastalıklarla geçmiş deyip üzülmesin istedim. Aslında kızım çok sık hastalanan bir çocuk değil ama bu günlerde ne oluyor anlayamadık. Önce içme sularından enterit oldu ve bu hastalığı çok ağır geçirdi. Hiç birşey yiyemedi ve serumla besledik. Tam iyileşti derken gribal enfeksiyon, öksürük, ateş peşimize takıldı. Yine tam iyileşiyorduk ki of neler oldu neler. Aslında yazmaya biraz çekiniyorum ama yazayım. Kızım geçen cumartesi (24.01.2009) akşam 20.30 civarında üzerine çay döktü ve yandı. Ayy şimdi yazarken bile içim sızladı. Aslında Fatma Naz çaya , sobaya şıcak şeylere dokunmaz. Yanacağını bilir. Yinede biz çocuktur ne yapacağı belli olmaz diye dikkat ederiz. Mutfakta ben kendime porselen fincana çay doldurdum ve tezgahın ilerisine ittim. Yani Fatma Naz'ın yetişemeyeceği bir yere. Nasıl olduysa Fatma Naz fincana yetişmiş eline alamamış ama kulpunu tutmuş ve çay önce tezgaha sonra kızımın üstüne dökülmüş. O hiç tepki vermedi eme ben anında farkettim ve çıklık cığlıga hemen suyun altına tutup kıyafetlerini çıkardım. Zannedersem fincanı boş zannetti. Tezgah yüksek olduğu için normalde başından aşağıya dükülmesi gerekirken boynuna ve sol koluna dökülmüş. Başını fincana uzanmak için kaldırmış heralde. 1 haftadır onun pansumanı ile uğraşıyoruz. Bu günde plastik cerrahiye gittik. İz kalabilir dedi. Biraz üzüldüm açıkcası. Ama Allah beterinden korusun. Bunada şükür.

*****

6 yıl önce çocuk cerrahi servisinde hemşirelik yapmıştım. Çok fazla yanık vakaları gelirdi. Ama büyük yanıklar. Genelde süt, recel yanığı falan. Annelere içimden çok kızardım. Helede pansuman esnasında ilk sordukları soru hemşire hanım iz kalır mı olunca çileden çıkardım. Eğer yanık olayı başına gelen varsa anlar. Çok ağrılıdır. Pansumanda da çok canınız yanar. Ama benim sorduğum ilk soru çok ağrı yapar mı, ateşi yükselir mi, enfeksiyon kapar mıydı. İz kalır mı sorusu 4. sıradaydı. Ve o günler aklıma geldi.

*****

Bende kendimi yeni yeni toparlayabildim. Kızımın yandığı gün kendimi o kadar kasmışım ki bacaklarım ve kollarım tutulmuş. Biraz daha toparlanayım ihmal ettiğim bloguma ve arkadaşlarıma daha sık uğrayacağım.

19 Ocak 2009 Pazartesi

Mim

Periliçe Zeynep Ela'nın annesi Nurcan beni mimlemiş. Aslında ilk mimlediği gün farkettim ama mim konusunu biraz düşüneyim dedim ve düşündüm.

Konumuz sevdiğiniz mekanlar.

Benim en çok sevdiğim mekanlar biraz genel olacak ama huzur bulduğum her yer. Bazen çok sevdiğim bir mekan en nefret ettiğim mekan olabiliyor. Bazende tam tersi. O yüzden şurayı ya da burayı çok seviyorum diye bişey diyemiyorum. Nerde ne zaman huzurluysam orası çok kötü bir yerde olsa benim en sevdiğim mekan olabiliyor.

Nurcancığım benide unutmadığın için sana çok teşekkür ediyorum. Şu dönem monoton geçen hayatımda beni biraz düşünmeye sevk ettin.İyiki varsın blog arkadaşlığı..............

13 Ocak 2009 Salı



MUTLULUK TABLOSU


Evini bir parti sonrası temizlemek

için saatlerce uğraşıyorsan

***

*

Bir çok arkadaşın var demektir


&


Faturalarını ödeyebiliyorsan

***

*
Bir işin var demektir.


&


Pantolonun biraz sıkıyorsa

***

*
Aç kalmıyorsun demektir.


&


Gölgen seni izliyorsa

***

*
Güneş ışığını görüyorsun demektir.


&


Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan

***

*
Yürüyebiliyorsun demektir


&


Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan

***

*
Konuşma özgürlüğün var demektir


&


Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan

***

*
Duyuyorsun demektir.


&


Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa

***

*
Bir evde yasiyorsun demektir


&


Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa

***

*
Isınıyorsun demektir


&


Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa

***

*
Yığınla giyeceğin var demektir


&


Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa

***

*
Yaşıyorsun demektir


&


Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa

***

*
O gün üretici olmuşsun demektir


&


VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN!
MUTLUSUN DEMEKTİR



MUTLULUK...
Sorunsuz bir yaşam değil,
Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...

12 Ocak 2009 Pazartesi

Sen Hasta Olma....

Minik kuşum benim 5 gündür hastasın. Neyseki bu gün biraz toparlandın ben işe sende Firdevs Teyzene gittin. Canım kızım 2 gün boyunca ateşler içinde sayıkladın durdun. İnan canım çok acıdı. Minicik bedenin 40 derece ateşe nasıl dayandı bilemiyorum. Ama hiç isyan etmedin. Sen çok güçlü ve özel bir çocuksun. O halde bile dua etmeyi ihmal etmedin. Ellerini açıp " Allah'ım şen biji koyu" dedin. Yine şaşırttın bizi yaramaz. Nerden gelir aklına böyle şeyler bilmiyorum ki. "Ya Şafi Ya Allah" diye de Allah'tan şifa istedin. Nasıl güçlü durdun hastalığın karşısında inanamazsın. Ben bile o kadar güçlü olamazdım. Seninle gurur duyuyorum bitanem. Annen de senden çok şey öğreniyor biliyor musun. Ama ateşin azıcık düşünce kafanı kaldırıp" Anne oyuncak oyna, pitap oku" diyişin yok muydu. Alemsin.
*****
Bu arada hastalanınca Firdevs Teyzen hemen evimize koştu. Sen ona ne dedin biliyor musun. "Bebek getiydin mi" Yok getirmedim deyince de "pitap damı getiymedin" dedin. Hasta ziyaretine giderken bişeyler götürüldüğünü iyi kavramışsın yani.
*****
Maalesef Rize'de içme suyuna virus karışınca çocuklar hep hastalandı. Hastaneler tıklım tıklım doluydu. Hastanede senin serumunu bile ben taktım. En son 6 yıl önce bir cocuğa serum takmıştım.Ve 4 yıldırda hemşirelik yapmıyorum. Ama senin serumunu çok rahat taktım. Hastanedeki abi biraz acemi gibiydi. Kıyamadım sana. Baban da hastanede yatmana dayanamadığı için seni evde tedavi ettik. 3 gün boyunca serumla beslendin meleğim. Serumun iyi bişey olduğunu anlamış olacaksın ki biraz fenalaşınca "Anne şerum takşana " diye serum istedin.
*****
Bu gün ishalin geçti , kusmanda kısmen geçti sayılır. Kusunca nasıl mahcup oluyorsun anlatamam. Ev kirleniyor, üzerimiz kirleniyor diye çok üzülüyorsun. Üzülme canım kızım eşyalar sana feda olsun. Temizleriz geçer. Bu kadar düşünceli olmayı nasıl başarıyorsun bilmem ki. Senin o halsiz kıpırdamadan yattığında evi dağıtmanın kıymetini o kadar iyi anladım ki. Sana evi dağıtıyorsun diye kızdığıma çok üzüldüm. Ama ben senin evi dağıtmana kızmıyorum ki evi toplayayım derken seninle vakit geçiremediğime kızıyorum. Ama sen de haklısın ev dağıtılmadan da oynanmıyor ki.
*****
Varlığının kıymetini bu hastalığın döneminde o kadar iyi anladım ki bitanem. Sen hasta olma olur mu? Gülücükler yüzünden hiç eksik olmasın, yine evde koşuştur, bizim neşe kaynağımız ol ama hasta olma.

5 Ocak 2009 Pazartesi